“Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin”

 

وَلَا تَقْتُلُٓوا اَوْلَادَكُمْ خَشْيَةَ اِمْلَاقٍۜ نَحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَاِيَّاكُمْۜ اِنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْـًٔا كَب۪يرًا ﴿٣١﴾

 

31- Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; onlara da, size de biz rızık veririz. Şüphe yok, onları öldürmek büyük bir hata (günah) dır.

Ey kullarım rızık sizden değil Bendendir.  Öyleyse sakın ha sakın rızık sorumluluğunuz varmış zannederek çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Onları da sizleri de rızıklandıran Biziz.  

Üstelik dikkat ederseniz çocuklarımızın doyurulması önce zikredildiğine göre anlıyoruz ki bizim doyurulmamız da çocuklarımız yüzünden olmaktadır. Hani Rasûlullah efendimizin hangi çocuğunuz sayesinde doyacağınızı, zengin olacağınızı bilemezsiniz buyruğu da bunu anlatıyordu.

Öyleyse her bir çocukla bizim eve belli bir rızık geliyor. Yâni o çocuklarımızı biz doyurmadığımız gibi, onların rızkını biz bulmadığımız gibi biz onlar sayesinde rızıklanıyoruz. O halde kendimizi rızık verici tanrı makamında görmeyelim ve besleyemeyeceğiz korkusuyla çocuklarımızı öldürmeye kalkışmayalım. Gerçekten bizim mallarımıza göz dikmiş şeytanların ve şeytan rolünü üstlenmiş tâğutların empoze ettikleri sakat düşüncelerle çocukların öldürülmesi çok büyük bir günahtır.

Öyle diyorlar değil mi? Sen  bu dünyada rahat yaşamalısın, senin dünyan güzel olsun, hayatını bir başkasıyla paylaşmamalısın, evini daraltmamalısın, çok çocuk sahibi olmamalısın diyorlar. Ana rahmindeyken öldürmelisin diyorlar. Şeytanca yayınlarıyla insanların yatak odalarına kadar uzanıp onları etkilemeye çalışıyorlar. Hayata gelmiş olanları da ekonomik kaygılardan sonra öldürüyorlar. Soframıza bir kaşık daha uzanmasın diye, ekonomik sıkıntılar bizi sarmasın diye, öldürülüyor çocuklar.

     BASAİRUL KUR’AN

Önceki ayette yüce Allah’ın rızkı dilediğine bol şekilde verdiği, dilediğinin rızkını da kıstığı vurgulandıktan sonra surenin seyri içindeki en uygun yerde fakirlik korkusuyla çocukları öldürme yasağı geliyor. Madem ki, rızık Allah’ın elindedir, öyleyse çocukların çokluğu veya bu çocukların kız ya da erkek oluşu ile fakirliğin hiçbir ilgisi yoktur. Bu konuda yetkinin tamamı Allah’ın elindedir. İnsanların düşüncesinde fakirlik ile nüfus artışı arasındaki ilgi reddedildikten sonra ve bu açıdan inançları düzeltildikten sonra canlıların fıtratına ve hayatın yasasına aykırı olan bu barbarca geleneğin etkenleri de ortadan kaldırılmış olmaktadır.

İnanç sisteminde başgösteren bozukluk, toplumun pratik hayatında da etkisini gösterir. Bu sapma ve bozulma sadece inanç bozukluğu ve ibadet niteliği taşıyan ayinlerle sınırlı kalmaz. Kızların diri olarak toprağa gömülmesi örneği insanın sosyal hayatı ve pratiğinde inancın etkilerini en açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu örnek gösteriyor ki, hayatın inançtan etkilenmemesi mümkün değildir. İnancın da hayattan kopuk biçimde yaşaması düşünülemez.

     FİZİLALİL KUR’AN

Başa dön tuşu