Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır

وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا مُوسٰى بِاٰيَاتِنَٓا اَنْ اَخْرِجْ قَوْمَكَ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ وَذَكِّرْهُمْ بِاَيَّامِ اللّٰهِۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ ﴿٥﴾
“Andolsun biz Musa’yı: ‘Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat’ diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.” (İbrahim / 5)
Burada Hz. Musa’ya yönelik emir ile Hz. Muhammed’e -salât ve selâm üzerine olsun- yönelik emir şekil ve mahiyet itibarı ile aynı kalıplarla ifade edilmektedir. Bu durum suredeki ifade ahengi ile uygunluk arzetmektedir. Hz. Muhammed’e -salât ve selâm üzerine olsun- yönelik emir şöyleydi:
“İnsanları karanlıklardan aydınlığa çıkarasın diye…”
Bu ayette ise Hz. Musa’ya -selâm üzerine olsun- şu direktif verilmektedir:
“kavmini karanlıktan aydınlığa çıkar.”
Birincisi, tüm insanları kapsarken, ikincisi, Hz. Musa’nın kavmine özgü kılınmaktadır. Ama güdülen amaç aynıdır.
“Onlara Allah’ın (kendi tarihlerinde iz bırakmış) günlerini hatırlat.”
Aslında bütün günler Allah’ındır. Fakat burada bütün insanlar ya da bir grup insanı ilgilendiren önemli bir olayın, olağanüstü nimet ya da felaketin yaşandığı günler kastedilmektedir. Nitekim Hz. Musa’nın onlara yaptığı hatırlatmalarda bunlara değinilecektir. Hz. Musa hem onları hem de kendilerinden önce yaşamış Nuh, Ad ve Semud kavimlerini ilgilendiren önemli günleri hatırlatmıştı. İşte kastedilen Allah’ın günleri bu günlerdir.
“Bu hatırlatmada sabırlı ve şükreden herkesin alacağı dersler vardır.”
Ayette kastedilen bu günlerin bazısında büyük zorluklar çekilmiştir ki, bu, sabretmenin işaretidir. Bazı günlerde de bol nimetler verilmiştir. Bu da şükretmenin işaretidir. Sabreden ve şükreden kişi bu işaretleri ve bu işaretlerin ötesindeki hikmeti kavrayan, bunlardan ibret ve öğüt almasını bilen kişidir. Aynı zamanda kendisi için uyulacak ve ders alınacak unsurlar da bulan kişidir.
(FİZİLALİL KUR’AN)