Şeyh Kasım: Washington yeni bir anlaşmayla “İsrail’i” aklamak istiyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Lübnan’da artan gerilim ve ABD ile İsrail’in tutumlarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Şehit Komutan Ali Kerki “Ebu el-Fadl”ın anma töreninde konuşan Şeyh Kasım, ateşkes anlaşması, Lübnan’a yönelik tehditler ve direnişin rolü üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Ateşkes Anlaşması ve ABD’nin Tutumu

Şeyh Naim Kasım, ABD ve İsrail’in ateşkes anlaşmasında “Lübnan ve direnişinin çıkarına” bir durum olduğunu fark ettiklerini ve bu nedenle “sahada baskı uygulayarak anlaşmayı değiştirmeye çalıştıklarını” belirtti. Ancak bu baskıların “anlaşmayı değiştirmediğini” vurguladı.

Kasım, Washington’ın “İsrail’i son 8 aydaki ihlallerinden aklayacak, sanki hiç olmamış gibi yeni bir anlaşma dayatmak istediğini” ifade etti. Bu yeni Amerikan anlaşmasının ilk adımının, Lübnan’daki İslami Direnişin silahsızlandırılması olduğunu belirterek, “İmzalanan anlaşmanın uygulanmamasının ve yeni bir anlaşmadan bahsedilmesinin tek gerekçesi, İsrail’in rahatlaması için silahsızlanmadır” dedi.

Şeyh Kasım, Washington’ın “Lübnan ile ateşkes anlaşmasını garanti etmedikleri” yönündeki iddiasının yalan olduğunu belirterek, ABD yönetiminin “İsrail ile savaşı koordine ettiğini ve bölgede genişlemesi için çalıştığını” açıkladı. “İsrail’in güvenliği” başlığı altında, her köşeyi incelemek, işgal etmek ve vurmak istediklerini söyleyen Kasım, direnişin “inanç ve duruş gücüne sahip olduğunu, askeri imkanların da bu duruş gücünün bir parçası olduğunu” ekledi.

Lübnan’ın Karşı Karşıya Olduğu Üç Tehlike

Şeyh Kasım, Lübnan’ın karşı karşıya olduğu üç gerçek tehlikenin; güneydeki İsrail işgali, doğu sınırındaki “DEAŞ’çı araçlar” ve “Lübnan’ı kontrol etmeye, üzerinde vesayet uygulamaya ve hareket ve yaşam yeteneğini ortadan kaldırmaya çalışan Amerikan zorbalığı” olduğunu dile getirdi.

Bu tehlikeleri açıklarken, “İsrail’in Büyük İsrail’i olması isteniyor, onlar bölgeyi bölmek istiyorlar” diyen Şeyh Kasım, ABD elçisi Tom Barrack’ın “Lübnan değişmek için acele etmezse yok olmanın eşiğinde” şeklindeki sözlerini hatırlattı ve bunun “Lübnan’ın İsrail’e teslim edilmesi gerektiğini söylediği” anlamına geldiğini belirtti.

ABD ve işgalin “Lübnan’ı İsrail ve Suriye arasında bölmek istediklerini” söyleyen Kasım, “Fitne kışkırtıcılığı ve Lübnan’ı bölgesel güçlere bağlamak, en azından geçici olarak Şam’a bağlamak tehlikeli bir durumdur” uyarısında bulundu. Ayrıca, “Lübnan’daki tüm mezheplerin tehdit altında olduğunu” vurgulayarak, Suriye’deki mezhepsel gerginliğe ve Gazze’de İsrail’in Hristiyanları hedef almasına dikkat çekti. “Eğer bir karar olursa, Lübnan’ın doğusundan saldırmak için çok zamana ihtiyaçları yok” diye ekledi.

Direnişin Silahı ve Lübnan’ın Savunması

Şeyh Kasım, “İsrail bizden silahlarımızı alamayacak” ve “biz hayatta olduğumuz sürece hedeflerine ulaşamayacak” ifadelerini kullandı. “Eğer İsrail, bizi savunmaya yapmaya çağıran bir saldırı düzenlerse, Lübnan’ı savunmaya hazırız” diyen Kasım, “Zulme boyun eğen ve kabul eden kişinin kendi bileceği iş, biz zulmü kabul etmeyeceğiz ve büyük fedakarlıklar yaptık, gücümüz bu sonuca ulaşmamıza yardımcı oldu” şeklinde konuştu.

Hizbullah Genel Sekreteri, meselenin “silahların susması değil, İsrail’in genişlemesinin adımlarından biri olduğunu” belirterek, “Silah bir engeldir çünkü Lübnan’ın ayakta durmasını ve işgalin genişlemesini engelledi” dedi.

Bu bağlamda, İslami Direnişin 2000 yılında Lübnan’ı özgürleştirdiğini, 2006’da Lübnan’ın işgalini engellediğini, gücü ve varlığıyla istikrarını sağladığını ve “Ulu’l-Bas” savaşında işgalin başkent Beyrut’a ulaşmasını engellediğini vurguladı.

Bu direnişin temel amacının “Lübnan’ı işgalden korumak, İsrail’in yerleşim kurmasını ve Lübnan’ın kaynakları ile geleceğini kontrol etmesini engellemek” olduğunu vurguladı. İç kesimlere seslenen Şeyh Kasım, “Lübnan’ı yok edecek büyük tehlike karşısında silahın tekeline sabredin, sözümüz bir olsun ve öncelik için çalışalım… Tehlikeyi ortadan kaldırdıktan sonra, savunma stratejisini ve ulusal güvenlik stratejisini tartışmaya hazırız” dedi.

İsrail’in Ateşkes Anlaşmasını İhlalleri

Hizbullah Genel Sekreteri, direnişin “ateşkes anlaşmasındaki yükümlülüklerine uyduğunu”, ancak İsrail işgalinin uymadığını ve 8 ay boyunca saldırganlığa devam ettiğini yineledi. “Tüm dünya buna şahit, tüm dünya İsrail’in 3800 ihlal işlediğini söylüyor” dedi. Hizbullah’ın “Lîtânî Nehri’nin güneyindeki anlaşmayı tamamen uyguladığını, Lübnan devletinin ise gücü yettiğince orduyu konuşlandırdığını, ancak İsrail’in hiçbir şey yapmadığını” kaydetti.

Şehit Ali Kerki’nin Anısı

Şeyh Kasım, törenin vesilesiyle Şehit Komutan Ali Kerki’yi anarak, onun “seçimlerine bağlı kalan samimi insanlardan olduğunu ve otantik Muhammedî İslami metodu seçtiğini”, suikast girişimlerine rağmen “Güney Lübnan’ı terk etmediğini” vurguladı.

Şehit Kerki’nin, Lübnan’daki İslami Direnişin askeri yapısının oluşumunda en önemli katılımcılardan biri olduğunu ve çeşitli aşamalarda İsrail işgalinin saldırganlığına karşı koymada önemli bir rol oynadığını belirtti. Şehidin üstlendiği rollerden bahsederken, Şeyh Kasım, Kerki’nin intihar saldırısı düzenleyen Ahmed Kasır operasyonunu Şehit Komutan İmad Muğniye ile birlikte planladığını ve 2000 yılındaki özgürleşmeye kadar birçok operasyonu planladığını ifade etti. Özgürleşmeden sonra iki yıl boyunca yaralılar kurumunun sorumluluğunu üstlenen Kerki, 2006’dan şehit olana kadar “Seyyid eş-Şüheda Karargahı”nı yönetti. Şehit aynı zamanda Hizbullah’ın Cihad Konseyi üyesi ve 2008’den itibaren Şehit Seyyid Hasan Nasrallah’ın cihad yardımcısıydı. Ayrıca, o dönemde Suriye’deki tekfircilere karşı savaşların planlanması ve denetlenmesinde de yer aldı.

Başa dön tuşu