Eski İtalyan Büyükelçisi: İsrail, İran’a Karşı Savaşında Stratejik Hedeflerine Ulaşamadı

İtalyan Eski Büyükelçi ile Özel Röportaj: İran-İsrail Ateşkesinin Perde Arkası

İtalyan haber sitesi “Inside Over”, İran ve İsrail arasında ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğuyla ilan edilen ani ateşkesin boyutlarını ve yansımalarını ele almak üzere eski İtalya Büyükelçisi Marco Carnelos ve bölgesel jeopolitika uzmanıyla özel bir röportaj gerçekleştirdi.

Carnelos, 12 gün süren savaşın ardından gelen ateşkesin, başta Donald Trump olmak üzere ABD yönetiminin “öngörülemez” davranışlarından bağımsız düşünülemeyeceğini belirtiyor. Trump’ın yaklaşımını, eski ABD Başkanı Richard Nixon’a atfedilen “Deli Adam Teorisi”ne benzetiyor. Bu teori, düşmanları öngörülemeyen davranışlarla şaşırtmayı hedefler. Ancak Carnelos, bu stratejinin riskler taşıdığını ve kontrolsüz bir tırmanışa yol açabileceğini vurguluyor.

İsrail’in Hesapları ve Netanyahu’nun Hayalleri

Carnelos’a göre, İsrail’in bu savaşı yalnızca anlık tehditlere karşı bir tepki değil, aynı zamanda Orta Doğu’nun haritasını yeniden çizmeyi hedefleyen uzun vadeli bir stratejik planın parçasıydı. Netanyahu’nun, ABD’nin benzeri görülmemiş desteği, Avrupa’nın sessizliği, Rusya’nın Ukrayna savaşıyla meşguliyeti ve Çin’in temkinli tutumu nedeniyle bu anı tarihi bir fırsat olarak gördüğünü belirtiyor. Bu plan, Gazze’de Hamas’ı, Lübnan’da Hizbullah’ı çökertmeyi ve Suriye’nin iç karışıklığını kullanarak “Direnç Ekseni”ni parçalamayı hedefliyordu. Nihai amaç ise İran’ı hedef alıyordu.

Peki Neden İran?

Carnelos, İsrail’in İran’a saldırısının iki temel hedefi olduğunu söylüyor:

  1. İran’ın nükleer programını askeri yolla sonlandırmak,
  2. İran’da iç karışıklık çıkararak rejimi devirmek.

Ancak sahada yaşanan gelişmeler, bu hedeflerin hiçbirinin gerçekleşmediğini gösteriyor. Hava saldırıları nükleer programın kaderini belirleyemedi, İran’ın iç durumu istikrarsızlaşmadı ve Tahran’ın askeri cevapları, Washington ve Tel Aviv’i hesaplarını gözden geçirmeye zorladı.

Ateşkes Kalıcı Olacak mı?

Carnelos, ateşkesin devam edip etmeyeceği konusunda şüphelerini dile getiriyor. Trump’ın geçmişte benzer açıklamalar yapıp sonra geri adım attığını hatırlatıyor. Ancak eğer ateşkes sürerse, bu İsrail’in üç hedefinde de başarısız olduğu anlamına gelecek:

  • İran’ın nükleer programını imha edememek,
  • ABD’yi topyekûn bir savaşa çekememek,
  • Tahran rejimini devirememek.

Carnelos, Netanyahu’nun siyasi bir kaybeden olarak görülebileceğini, Trump’ın ise kendisini “barış yapıcı” olarak pazarlayıp Nobel Barış Ödülü peşinde koşabileceğini belirtiyor.

İran: Şok ve Karşılık

İran’ın karmaşık bir durumda savaşa girdiğini vurgulayan Carnelos, Gazze ve Lübnan’daki vekil güçlerine yönelik saldırılar ve Suriye’deki lojistik hatların kesilmesine rağmen Tahran’ın beklenmedik bir güçle cevap verdiğini söylüyor. Bu durum, Netanyahu’nun gündeminde olmayan bir ateşkesi dayattı. İran’ın füze cephaneliğini etkili şekilde kullandığını, ancak topyekûn bir savaşa sürüklenmediğini belirten Carnelos, bu durumun İran’ın yeni çatışma kuralları dayatma kabiliyetini gösterdiğini ifade ediyor.

Nükleer Müzakereler Yeniden Başlar mı?

Carnelos, nükleer müzakerelerin şartlara bağlı olarak yeniden başlayabileceğini düşünüyor. Ancak Avrupalıların sürece dahil edilmesine karşı uyarıyor; geçmişte Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ve siyasi tutumlarıyla kafa karışıklığına yol açtıklarını savunuyor. Avrupalıların lojistik organizasyon gibi “yetenekli oldukları” alanlara odaklanmalarını, siyasi etki arayışından vazgeçmelerini öneriyor.

Tek Kutupluluktan Çok Kutupluluğa: Kim Kazanacak?

Carnelos, ABD’nin tek kutuplu dünya modelini canlandırmaya çalıştığını ancak bunun sürdürülebilir olmadığını düşünüyor. ABD’nin borç krizinin küresel finansal sistemi tehdit ettiğini ve çatışmaların devam etmesi halinde Washington’ı “iflas bombasına” sürükleyebileceğini belirtiyor. Paul Kennedy’nin “Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri” kitabının, güç dengelerindeki değişimi anlamak için iyi bir referans olduğunu ekliyor.

Rusya ve Çin Endişeli

Orta Doğu’daki değişimlerin Moskova ve Pekin’i endişelendirdiğini belirten Carnelos, ABD’nin bölgede yeni bir düzen kurma çabalarının BRICS, Kuşak ve Yol Projesi ve Avrasya entegrasyonu gibi projeleri etkileyebileceğini söylüyor. İran’ın stratejik konumu ve enerji kaynaklarıyla, ABD’nin onu diplomatik veya askeri yolla yeniden şekillendirmesi halinde tüm bu projelerin altının oyulabileceğini ifade ediyor.

Sonuç

Carnelos, bölgedeki gerilimin devam edeceğini, ancak İran’ın beklenmedik direnci ve küresel güç dengelerinin değişimi nedeniyle ABD-İsrail stratejisinin başarısız olabileceğini öngörüyor.

Haberde yer alan ifadeler yazara aittir; Tevhid Haber’in yayın politikasını yansıtmayabilir.

Başa dön tuşu